İstanbul ve Kadın temasının ön planda olduğu ‘'İstanbul Fısıldar Ben Bir Kadınım'' adlı sergi sanatseverlerle buluştu.



İstanbul ve Kadın temasının ön planda olduğu ‘'İstanbul Fısıldar Ben Bir Kadınım'' adlı sergi sanatseverlerle buluştu.

Geçtiğimiz günlerde ‘'İstanbul Fısıldar Ben Bir Kadınım'' isimli İstanbul ve kadın temalı karma sergi, Maçka'daki e- lab laboratuvarlarında açılışını gerçekleşti. Şeli Art Project'in küratörlüğünü yaptığı sergide; Kübra Demir, Lale Akyol, Fatih Alkan, Nermin Alpar, Kenan Çapan, Levent Elpen, Deniz Atay Wohlwend ve Şeli Abut Benhabib'in eserleri yer aldı. Sergiye dair Şeli Hanım ve resimleriyle ilgi toplayan Kübra Demir ile kısa bir röportaj yaptık.

Şeli Abut Benhabib:

Sanat kapsamında yaptığınız bu projelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?3 yıldır kurumsal anlamda, sanatı günlük hayatımıza dâhil eden, kent hayatına estetik çözümler öneren projeler kapsamında ulusal ve uluslararası sanatçılarla birlik olup, konsepti olan sergiler ve etkinlikler yapıyoruz. Her restorana, her sağlık kuruluşuna, her otele her AVM'ye ve tüm evrene sanat getirme hedefindeyiz. Sanatı günlük hayata katıp buraya farklı amaçlarla gelen insanlara sürpriz buluşmalarına tanıklık ediyoruz aslında. Bu sergiler son derece profesyonel. Yani sanat ayağımıza geliyor böylece.
"İstanbul Fısıldar, Ben Bir Kadınım" sergisindeyiz. Bu sergi nasıl bir mesaj veriyor?
Bu sergide sekiz tane sanatçı var: Kübra Demir, Lale Akyol, Fatih Alkan, Nermin Alpar, Kenan Çapan, Levent Elpen, Deniz Atay Wohlwend ve ben... Sergide farklı disiplinlerde heykel ve resimler yer alıyor. Sergi kadınlar günü ile ilgili. Erkek sanatçılarımız da var. Hatta biraz önce bir beyefendi geldi. "Kadınlar günü için ama ben girebilir miyim?" dedi. "Tabi ki de" dedim. Erkek sanatseverler ilgi duyuyor. İstanbul'u bir kadına benzetiyorlar. Herkes içindeki heyecanları bu sergide, kendi duyguları ile "İstanbul Fısıldar Ben Bir Kadınım"dan yola çıkarak resmetti.
Son zamanlarda kadına şiddet olayları arttı. Medyanın gündeminde bu konu oldukça hâkim. Son zamanlarda Özgecan olayı vardı. Özgecan ve şiddet sonrası hayatını kaybetmiş kadınlara adıyor olabilir miyiz bu sergiyi?
Kesinlikle. Bu sergiyi Özgecan'a ve diğer tüm kadınlara adıyoruz. Tüm kadınları 1 gün hatırlamak olmuyor. 364 gün kadınları dövüp, 1 gün onları yüreklendirmek yetmiyor. 365 gün İstanbul fısıldar biz bir kadınız. Fısıldamak yetmiyor aslında.

Özgecan olayı hakkında neler söyleyeceksiniz?
Sözün bittiği yer.
Sizce belediyeler bu tür sergilere destek vermeli mi?
Tabi ki vermeli... Ülkelerini kalkındırmak, geliştirmek, sanatla anılan bir ülke haline getirmek istiyorlarsa, vermeliler. Başka yerlerde de sergiler devam ediyor.
‘'İstanbul Fısıldar Ben Bir Kadınım'' sergisinin ismi nasıl ortaya çıktı?Kübra Demir sayesinde. Ben sanatçılarla iş birliği içerisinde çalışırım. Çünkü onlar da yaratıyor. Aslında onların da istediği şeyler olunca çok daha heyecanlı gidiyor her şey. Çünkü ben yok, burada biz varız.

Kübra Demir:

Eserleriyle birçok ziyaretçinin ilgisini çeken ve sergiye verilen ismin de fikir öncülüğünü yapan Kübra Demir, tatlı ve güler yüzüyle karşılıyor bizi. Kendisi bu sergi için özel olarak hazırlanmış. Demir, ‘' Resim benim için bir tutku, kendimi bulduğum tek kaçış yeri'' diyor.

‘'İstanbul fısıldar Ben Bir Kadınım'' sergi isim önerisi sizden gelmiş. Neden böyle bir isim tercih ettiniz?İstanbul'a ilk geldiğim yıllarda bir şeyler fısıldadığını hissediyor ama ne dediğini tam anlayamıyordum. Şimdi geçmişe dönüp baktığım zaman daha net bir şekilde görebiliyorum. İstanbul, sevgi istiyor, ilgi istiyor. Aynı biz kadınlar gibi. Bu yüzden İstanbul'un bir kadın olduğunu düşünüyorum. İstanbul'u seviyoruz ama bir yanımız ne kadar çok seversek sevelim kaçmak istiyor. İstanbul'u seviyoruz ama ona kötü davranıyoruz, kirletiyoruz, sömürüyoruz yaşadığımız bu kenti. Tanıdık geliyor değil mi? Sadece kalbi kırılmakla kalmayıp hayatlarına son verdirilen kadınlar var bu hayatta. İstanbul eşittir kadındır bu yüzden. İkisi de aynı kaderi paylaşır çünkü.

Bu sizin ilk serginiz ve beklenilenden daha çok ilgi gördünüz. Eserlerinizi insanlarla buluşturmak için neden bu kadar beklediniz?
Aslında beklemedim... Sadece zamanın gelmesi gerekiyordu. Çünkü insan artık bir noktadan sonra mutluluklarını da mutsuzluklarını da taşıyamıyor içinde ve ansızın çıkıveriyorlar ve vücut buluyorlar. Bu bazen bir yazı oluyor, bazen de bir resim.

Çizdiğiniz resimlerde neyi anlatıyorsunuz?
Yaptığım tüm resimler kalbi kırılan kadınları anlatır. Kadınlarımın hepsi bir gözyaşı dökerler ve kendilerine yaşatılan hayattan mutsuzlardır. Sevilmeyen, itilen, hor görülen kadınlarla konuşurum ben, onlarla karşılıklı kahve içer ve onların dertlerini, sıkıntılarını dinlerim. Aslında sorun benim kadınlarımda, onların sevilmemeleri değil, erkeklerin sevmeyi bilmemelerinden kaynaklanır. Özellikle ülkemizde sevmeyi bilmeyen o kadar çok erkek var ki...

Kaynak : http://www.belediyedeniz.com/kutuphane/makale/5621/istanbul-fisildar-ben-bir-kadinim

Share this

Related Posts

Previous
Next Post »